A Spor yorumcusu Erman Toroğlu, Milli Takımımız'ın Ukrayna'ya karşı 2-0 geriden gelerek 2-2 berabere kaldığı maçı değerlendirdi.
Emre Mor, Almanya'da dolmuş, daha iyi olmuş. Fizik olarak iyi hale gelmiş. Bu tip topçuları okşayacaksın, arada da tokat atacaksın Türkiye'ye gelmeyecek. Öpeceksin. Fakat, Hakan Çalhanoğlu olayında olduğu gibi gelmeyecek. Hakan'a o kadar güvenli vurdurmadı. Orada Selçuk varsa, Hakan varsa yapmayacak. Büyük takımlar böyle şeylerle oluyor.
Bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak 'kıçı başı' oynayan, saçma sapan konuşan, ıslıklandığı zaman yan top yapan, Türkiye'ye dönünce hesap soracak oyuncu grubu istemiyorum. Bu ne iştir, teknik direktör, futbolcu hesap sormak istiyor. Türk Milleti sizden hesap soracak! Bu akşam bir şey diyor muyuz, ilk yarı iyi oynadık ama kadro da doğru değildi. Fatih (Terim)'e de bir şey diyemem. İkinci yarı döndü. Oyuna girerken Türk halkının %98'i "Kim bu Kaan" demiştir. İşte şimdi "Helal olsun, doğru yapmıştır" demiştir.
Mücadele etti çocuklar ilk yarıda, ikinci yarıdaki Milli Takımı çok beğendim. Nedir abi o yan toplar, ayak dışı paslar falan. Kimsiniz lan siz! Kimsiniz abi siz! Kimden hesap soruyorsunuz. Onu yapmam, bunu yapmam, al buyur! Adam gibi Milli Takım!
Daha çok şey istiyor bu takım, daha çok merhale kat edecek. Fakat, bir yerden de başladık. Bu yaş grubu Ümit Milli Takımı. Türk Milleti bunu istiyor. Zaten, Dünya Kupası'na gidemiyoruz, ne zaman gittik. Bir Kore'ye gittik zaten. Hep hava! Bir şeyin adı konur, "Kardeşim milli takım, şu meziyetlerde, şu karakterde oyuncular gelir" Diğerleri gelmez. Nerede oynarsa oynasın. "Bu gelsin"ler dersen yanarsın.
Maçtan sonra yazı yazarken bunları yazdım. Fatih Terim ile Arda deseydin, 100 kişi ahkam keserdi, "Fatih haklı, Arda haklı, bu haklı" Kimse Milli Takım nasıl çıksın demiyor. Fakat, çarşamba kimle pazar kimle oynuyor desen, 100 kişiden 90'ı bilmeyecek.
Teknik direktör de, futbolcu da, federasyon da dikkat edecek. Burası dingonun ahırı mı! Millet tepişecek, Türkiye seyredecek. Bırakın bu işleri! Böyle mücadele etsinler, böyle birbirlerine dayansınlar bir şey demem. Nasıl mücadele ediyorlar! Eski milli takım SGK emeklisi gibi. Güzel, Fatih Terim'i bu konuda son derece destekliyorum.
Fotomaç gazetesi köşe yazarı Rıdvan Dilmen, Ukrayna'ya karşı 2-0'dan 2-2'yi bulan Milli Takımımız'ı değerlendirdi.
Ukrayna, Türkiye ve İzlanda... Bu üçlünün aralarında oynadığı maçları beraberlik ağırlıklı maçlar olacağını tahmin ediyordum. Dolayısıyla Kosova ve belki birkaç maç sürpriz yapabilecek Finlandiya'yı ayırıyorum ama bu üç takımın oynayacağı maçların, kadro ve oyun yapılarına baktığımız zaman beraberliğe yakın gideceği gözüküyordu. Hırvatistan aslında bu üçlü gruba zaman zaman katılacaktır ki bizim maçta bunu gösterdiler. Yani bu dört takımın aralarında oynadığı 6'şar maçtan 18 puan alan çıkmaz, hatta 18'i bırak, 12 alan bile zor çıkar. Ukrayna-İzlanda: 1-1, Hırvatistan-Türkiye: 1-1, Türkiye- Ukrayna: 2-2. Oyunlar da skora göre değişecektir. Tıpkı dün olduğu gibi...
Üçüncüyü bulabilirdik Ukrayna maçta 2-0'ı yakaladı, 3'ü kaçırdı. 2-0'lar her zaman tehlikeli sonuçtur. Bizim için 2-1 geldi, 2-2 geldi, hatta 3'üncüyü de bulabilrdik.
Shevchenko'nun takımı prensip olarak tam deplasmanda kalabalık orta sahayla oynayıp ayağa oynayarak baskıyı kırmak, topa sahip olmak ve pozisyon bulmak istedi. Fatih hoca, önde baskılı oynamak için 4-2-4 diyebileceğimiz bir kadroyla çıktı. Niye 4-4-2 demiyorum, çünkü çift santrfor Cenk ve Enes dışındaki oyunculardan sağda oynayan Emre Mor asla orta sahaya yardımcı olmaz. Solda oynayan Hakan ise zaman zaman olur.
Bu yüzden 4-4-2 diyemiyorum. O yüzden önde basmak lazımdı. Fakat Ukrayna'nın orta saha kalabalığını Fatih hoca hesaplayamadı ve Ukrayna ne istediyse ne düşündüyse onu yaptık. Fatih hoca doğruyu yaptı Normalde 2-0 geride oynayanlar tek santrfora düşmez ama Fatih hoca orta sahayı kalabalıklaştırarak doğru yaptı.
İlk yarıdaki boşluğu, Tolga, Kaan ve Ozan'la çözdü. O yüzden Emre'nin Hakan'ın dönmemesi çok handikap olmadı. Dolayısıyla oyun da bize döndü. Bir de ilk yarı ikinci viteste oynarken dörde çıkınca rakip yorulurken biz hırsımızla birlikte çocuklar, direnç ve reaksiyon gösterdiler ve kazanmak için her şeyi yaptılar.
Açıkçası maçın başlangıcı ve gidişatına baktığımız zaman elemelerde kötü sonuç değil. 0-2'den 2-2'ye gelmek turnuvadaki ciddi klasmandaki bir rakibimiz karşısında kayıp olmaktan çıktı. Benzer bir maç İzlanda'yla olacaktır zaten.
Kötü tarafımız çok gergindik. İlk yarının sonlarında buluğumuz golden sonra güvenimiz geldi. İyi tarafımız da buydu. Genel anlamda baktığımızda şu dikkat çekici, takım olarak akan oyunda da goller bulmamız lazım. Hep duran toplarla buluyoruz. İlk yarı ile ikinci yarıdaki farkı Fatih Terim gözden geçirmeli, ki geçirir, bu maçları ona göre oynamalı. Oyunun son bölümünde rakip yoruldu, artık çıkamaz hale geldi, hoca da Volkan'ı aldı ama malesef bu hamlede verim alamadık.
Bir de sevimli bir çocuktan bahsetmek istiyorum, yani Emre'den. 90+2'de bir frikik oldu. 90+4'te atılandan 7-8 metre daha yakındı kaleye. "Ben atacağım, ben atacağım" diye topu kaptı, Hakan'ın yüzdesinin çok olduğu bir yerde. Muhtemelen hocanın sesi kısılmıştır, çıldırmıştır kenarda.
Emre işgüzarlık yaptı. Hadi işgüzarlık ağır diyelim, çocukluğuna verdim ama futbol her yaş grubu için ciddi bir durum. Hakan için penaltı orası. Aman bir daha bulaşma Emrecim. İzlanda'da kaybetmediğimiz takdirde durumumuz kötü değil ama kazanırsak durum çok iyi olur.